Türkiye Tanzimat’tan bu yana, 180 yıldır birileri tarafından içi boş sloganların ardından sürüklenmeye çalışıldı.
Neydi Tanzimat’ın iddiası: Eşitlik!
Buna sonradan bir de hürriyet sloganı eklendi...
Fransız İhtilali’nin kırıntılarından derlenmiş olan bu sloganların içi bir türlü doldurulamadı. Osmanlı devletinin yıkılmasını sonuçlayan bu kavramlar Cumhuriyet döneminde laiklik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik başlıkları altında çoğaltıldı. Ve düzenin ilkeleri haline getirildi.
Bu kavramlar, sınıflı, ayrılıkçı, köleli bir toplum yapısına sahip olan Avrupa kültürünün ürünüydü. Tepeden inmeci yöntemle bu ülkenin kültürüne aktarılmak istendiğinde, yerli kültür açısından salt ideolojik bir anlam taşımanın ötesine gitmedi. Zaten de gidemezdi: toplumsal temelden yoksundu.
Türkiye bu kavramlarla şeffaf bir ortamda yüzleşme fırsatını yakalayamadı. 1950’li yıllar böyle bir ortama yatkındı. Ancak o fırsat değerlendirilemedi. 1960 hükümet darbesiyle her şey yerle bir edildi.