Çarşıya inmek çevreyle, insanla ilişki kurma demek… Dışa, dışarıya açık olma demek… Sait Faik, bir öyküsünde “Çarşıya İnemem” diyordu. Üstelik bunun sebebini açıklamayı da başaramıyordu. Önüne koyduğu çeşit çeşit nedenlerin hiç biri, kahramanımızın çarşıya niçin inemediğini açıklamaya yetmiyordu. Çünkü onun çarşıya inememesi, ne esnafa borcundan kaynaklanıyor, ne buna benzer başka bir sebebe dayanıyordu. O yalnızca çarşıya inemediğini biliyordu, o kadar. Bunun altında yatan temel sebep belki de, kahramanımızın artık dünyaya ilgisizliğiydi: dünyaya ilgi duyma hevesini, keyfini, şevkini ve daha önemlisi ihtiyacını yitirmiş olmasıydı.
Dünyaya ilgi duymakla dünya malına göz dikmeyi, onun ardına düşmeyi kastetmiyorum. Dünya ilgisi, çarşıya çıkabilmeyi istiyor bizden.