Aydının temel özelliği muhalif tavrında tecelli eder.
W. Mills: “Sıradan insanlar, yaşadıkları gündelik hayatın dünyasını aşacak güçte değildirler.” diyor (İktidar Seçkinleri, Bilgi Y. Ank. 1974, s.7).
İş, aile ve komşuluk ilişkilerinden oluşan hayatı, sıradan insanın (aydının) sınırlarını çizer. Onun hayatını evladüiyal kaygısı biçimlendirir. Büyük değişimler onun denetimi dışında gerçekleşir. Ama bu değişimler onun hareketlerini ve dünyaya bakış tarzını etkiler. Bu değişimin baskısıyla, sıradan insan kendini güçsüz ve amaçsız bırakan bir çağın insanı olmaya itilir.
Sıradan aydının ulaşabildiği en yüksek düşünce düzeyi kendi bireysel mutluluğunu sağlayıp ferahça yaşamaktan ibarettir. Ona, olan biteni kendi vehminin prizmasından görmek ve değerlendirmek yeter. Biz bu aydını kendi karanlık dünyasına terk etmek zorundayız. O kendi kişisel sorunlarının dışına çıkamaz.
Asal aydın ise kişisel sorunlarını aşmış biridir. O, başkasının kişisel sorunlarına da ilgi duyar. Ama bu ilgi bile kendi kişisel çıkarını aşan bir düzlemde gerçekleşir.
Gerçek aydın, aykırı gördüğü her durum karşısında muhalif tavrını izhar eder.