Hem Kafkaslardan, hem Balkanlardan...
Kuşatma altındayız.
- Kışımız bile kumpas.
Karayel, yıldız, keşişleme, lodos, poyraz... Hepsi birden üzerimize
geliyor.
Güzelim Memleket.
Kaç cephede savaş veriyor.
***
Fakat dayanışmayı görüyor musunuz?
Binlerce işçi, yolları açmak için çırpınıyor.
Evi barkı olmayanlar, spor salonlarında koruma altına alınıyor.
Toplu taşıma araçlarında sıcak çorba ve çay dağıtılıyor. (Başka
ülkelerde su bile vermezler insana.)
Bittiğini zannettiğimiz komşuluk geleneği, izzet ve ikram,
birdenbire tekrar canlanıyor... Tabaklar gidiyor, tencereler
geliyor.
Derken...
Minik çocuklar hep birlikte bağırıyor:
- Vali amca çok yaşa.
Çünkü okullar tatildir.
***
İstanbul’a baktım.
Kar’da bile çok güzel.
Gelinlik giymiş gibi.
Süzüp süzüp de ey melek / O çeşmi’nin hâbını... diyerek, bir
nihavent tutturdum.
Siyaset yazacaktım, zaten vazgeçtim.
Ey İstanbul!..
Koy bir yana hicâbını / aç şimdi aç nikâbını / âyan et
afitâbını.