Mahallemize geldik.
Evimizdeyiz artık.
Bu ev, analarımızın sütü, alınlarımızın teri, Has Fırın’ın ekmeği,
Hamidiye Çeşmesi’nin suyu kadar helaldir bize.
Bu ev, Serencebey kadar beyefendi, Abbas Ağa kadar bereketli, Fulya
kadar hamiyetli, Ihlamur kadar sağlıklı, Akaretler kadar disiplinli
ama biliniz ki, Barbaros kadar muhteşemdir.
İşçisi ve mühendisi yerli, hüzünü, sevinci ve heyecanı
millidir.
Oh...
Hele şükür, mahallemize geldik.
Artık evimizdeyiz.
Hazır mısın ey davul, hazır mısın ey çarşı.
- Mihrabım diyerek.
Kısa notlar
Stat yerine bu arena ismi de nerden çıktı? Ekmek aslanın ağzında
olduğu için herhalde... Buradaki aslan, Galatasaray olsa
gerek... Malum ya, şampiyonu büyük ölçüde o belirleyecek.
Yalçın Akdoğan’a bıyık hiç yakışmamış... Temiz yüzlü ve güvenilir
bir Devlet Adamı’na benziyordu. Şimdi bu bıyıkla hınzır bir
politikacıya dönmüş.
Ben o topa hiç girmedim. Çünkü “önüne yatmak” gibi saçma sapan bir
Türkçe’nin peşine takılmak istemedim.
“Kimse bizden olağanüstü bir kongre beklemesin.” Duydun mu Meral
Hanım? Beklemek bile kabahattir... Hatta düşünmek bile... Ama sen
sürekli kabahat işliyorsun... Tabii işlersin, bulmuşsun Devlet Bey
gibi demokrat ve şeker bir adamı... Seni gidi yaramaz kız.