Sırf dün değil.
4-5 gündür böyleydi İstanbul.
Beşiktaş yine Saraylı, Kuzguncuk yine pek nazlı, Maçka pek
beyefendi,
Küçüksu yine mesire, Suadiye yine âsude'ydi.
***
Hele dünkü İstanbul...
Trafikte pek seyrek gözüken arabalar, görgülü bir şehrin sanki
vitriniydi. Saygılı sürücüler kornaya asla basmıyor, terbiyeli
insanlar ona buna omuz atmıyor, güzel kızlar sağa sola
yılışmıyordu. Yolda telefonla konuşanlar bile enderdi.
-?İstanbul vallahi harikaydı.
Mihrap yerindeydi.
***
Bebek'te bir evden keman sesi geliyordu.
Biraz acemiydi ama olsun... Schubert'in Serenadı'nı çalışıyordu,
besbelli.
Kuruçeşme'de bir kafeteryadan ne güzel kahkahalar yükseliyordu.
Ruhum yıkandı.
Oh.
Dünkü İstanbul, şöhreti ve serveti hazmetmiş gerçek bir
hanımefendiye benziyordu.
Yahya Kemal'in İstanbul'u herhalde bu olmalıydı.
Onu özleyeceğim.