Yangın, sel, toprak kayması, iş kazası, trafik canavarı, maden faciası, denizde boğulma...
Ve tabii terör.
Ve beklenen, bir dizi deprem.
Ne kadar felaket varsa hepsi başımızda.
***
Fakat en dehşet vereni kutuplaşma, bölünme, kin, nefret ve
husumet... Sevgisizlik, saygısızlık, terbiyesizlik, kalleşlik.
Ne istersen var.
***
Biz bu halimizle seçime gidiyoruz.
Meydanlar yine inim inim inleyecek. Hakaretin bini bir para.
Ekonomiyi sarsmaz mı?
Bunca gerginlik, para piyasalarını ve yatırımları ürkütmez mi?
Hem de nasıl...
Eğer yine koalisyon tablosu çıkarsa, gelecek olan hükümet "enkaz
devraldım" diye hiç bağırmasın.
***
Kaldı ki, 1 Kasım'a kadar bu hükümet var. 2 ay...?Geçici
Hükümet.
Ama seçimden sonra hükümet kuruluna kadar da en az 1 ay daha bu
hükümet var. Etti 3 ay... Kimbilir, belki de 4 ay.
Geçici olduğu için masaya yumruğunu da vuramaz.
Bu kadar uzun süren kaos ortamında anarşi at koşturur.
Ondan sonra da:
-?Enkaz devraldım.
Tabii alırsın.
***
Baykal'ın mektubundan cımbızla çekip aldığım bir bölüm var.
Soruyor. (mealen)
-?Koalisyon kurulamadığı için mi seçime gidiliyor yoksa seçime
gidilsin diye mi koalisyon kurulamadı?
Unutulmasın ki 7 Haziran'dan beri topal ördek gibiyiz.
Şimdi seçime sürükleniyoruz ama bizi oraya sürükleyenler de aynı
enkaz'la karşılaşmaya adaydır.
Deprem, muhatap seçmez ki.
Olan, memlekete olur.