Tehlike geçmemiş olsa bile...
Bu birlik ve beraberlik havası devam ettiği sürece, tehlikenin her
türlüsü vız gelir.
***
Peki, bu güzel havanın devam edip etmediği, nerden anlaşılır?
- Meclisteki oturumlardan.
- Bir de Salı günleri yapılan grup toplantılarından. (Mesela bugün
Salı... bakalım nasıl bir üslup kullanacaklar.)
***
Uzlaşma gerektiren bir dizi iş var.
Anayasa’dan tutun iç tüzüğe kadar, Siyasi Partiler Kanunu’ndan
tutun seçim barajına kadar her şey sırada bekliyor.
Fakat en önemlisi, OHAL kararnameleri üzerinden yürütülecek
tartışmalardır. Başbakan “makul eleştirileri dikkate alırız” diyor.
Alâ... Fakat makul olanla olmayan nedir, kime göredir, bilinmez
ki...
Bir gerginlik çıkmaz inşallah.
***
Baskın seçim falan gibi ihtimallerin ortadan kalktığını
görüyoruz.
Belki referandum bile gerekmeyecek.
Muhalefet, bu tür şüphelerden kurtulursa, büyük ölçüde zaten
rahatlayacaktır.
Huzur için birinci şart, karşılıklı itimat değil midir?
İktidara mutlak itimat etmek isteyen muhalefet, bizatihi kendisi de
itimat edilir noktaya geldiğini, bir-iki küçük jestle
göstermelidir.
Birbirlerinden neyi esirgeyecekler ki?
Not 1:
Herhalde dünya rekoru.
Sırf Yenikapı Mitingi değil, 81 vilayeti hesaba katarsak, kimbilir
kaç milyon kişi darbe girişimini lanetledi... Çok güzel.
Keşke bir kere de PKK terörünü lanetlemek için aynı meydalarda
buluşabilsek.
Baş misafirimiz de Demirtaş olsa.
Not 2:
Demokrasi şölenlerine daldık, Atom Bombası’nın 71’inci yıldönümünü
atladık.