Red cephesindeki yüzde 49’u diri tutmaya çalışmak nasıl meşru ise, onu dağıtmaya çalışmak da o kadar meşru.
- Siyaset bu.
Antrenman maçı değil.
***
Elbette ki red cephesi 2019’a uzanan yolda, zinde durup maçı çevirmeye çalışacak.
Öbür blok da elbette ki 2019’da bir gol daha atmak için karşı defansı tarumar etmenin planlarını yapacak.
- Normaldir. Siyaset bu.
Yeter ki centilmenlik dışı faul yapılmasın.
***
Fakat heyhat.
Dakika bir, faul bir.
Parti içi muhalif davranışların, kerameti kendinden menkul bir biçimde, yukarılardan talimatla tezgahlandığını söylemek, hem insafa sığmaz, hem de akıl ve mantığa.
Ne Muharrem İnce, ne Fikri Sağlar, ne Deniz Baykal, ne de Selin Sayek Böke (ve diğerleri) talimatla hareket edecek insanlar değil...
Siz böyle her ağzınıza geleni söylerseniz, alacağınız cevaplara da hazırlık olun.
ABDULLAH GÜL
Onbirinci Cumhurbaşkanı...
Ağlıyordu.
Ağlar... Cumhurbaşkanı da ağlar.
O da çocuktu.
Babasının sesi hâlâ kulaklarındadır:
- Aferin oğlum.
- Çalış Abdullah, oku oğlum, büyüyünce inşallah Cumhurbaşkanı ol.
Ne şeref.
Türkiye’de sadece 12 çocuğa nasip oldu bu şeref.
Hey, millet.
Cumhurbaşkanını ağlarken gördüm. Gözlerimle gördüm.
- Cumhurbaşkanı ağlar mı?