Eğer çok isteseydi, HDP -davetli olmadığı halde- Türk Bayrağını alır, Yenikapı'ya gelir "Türkiye Türkiye" diye bağırır, Genelkurmay Başkanı'ndan Devlet Bahçeli'ye kadar bütün konuşmacıları alkışlardı.
Mitinge gelen kovulmaz.
Hele Demokrasi Mitingi’ne gelen hiç kovulmaz.
HDP Heyeti oraya gelmiş de “niçin geldin” diye soran mı olmuş?
Bunu ne düğünde sorarlar adama, ne de cenazede.
Fakat HDP, davetli olsa da oraya gelmezdi. Onun taşıyabileceği,
onun tahammül edebileceği bir atmosfer değildi o...
Zaten de hiç dert edinmedi.
Derdi sadece bizlere düştü.
Eksik olsun
Görüyor musunuz AB’yi?
Ağzımızla kuş tutsak fayda yok. Zaten açık açık söylüyorlar.
İyice tozuttular.
Biz niye hâlâ ısrar ediyoruz? Bu adamlarla aynı kulüpte ne işimiz
var?
***
Ben koyu bir AB yanlısıydım. Hele Aralık 2004’ten beri daha da koyu
bir AB yanlısı olarak Türkiye’yi hep müzakere masasında görmek
istedim. Yüzlerce
yazı yazmışımdır.
Bugün artık -tam tersi- felaket biçimde bir AB aleyhtarıyım. Onlar
ne kadar Türkiye düşmanıysa, ben de o kadar AB düşmanıyım.
Ben bile bu hale gelmişsem, normal veya çekimser vatandaşlar
kimbilir ne haldedir.
***
Peki, ya Amerika?
Yazıklar olsun.
Delikanlılık yıllarımda Komünist Rusya aleyhine yazdığım bütün
yazılar bile beni Amerikancı yapamadı ama 6. Filo’yu protesto eden
solcu gençler
haklıymış meğer. Hepsinden özür dilerim.
Hele şu Obama yönetimiyle ABD, kendi tarihinin en kaypak, en
zavallı, en güvenilmez dönemini yaşıyor.
Bakar mısınız?
Erdoğan, Putin’e gitti ya... Beyaz Saray’dan hemen bir açıklama
geldi.