Sırf mağlubiyeti değil, galibiyeti de hazmetmek lazım.
Kimse tepeden bakmasın, kimse güç zehirlenmesine yakalanmasın, kimse şımarmasın.Bilakis.Beyaz bir sayfa açmak lazım.Sevgiyi, saygıyı ve terbiyeyigeri getirmek lazım.Öfke, kin, nefret ve husumeti de kovmak lazım.Bir ülke için asıl kalkınmak ve gelişmek budur. Gerisi kolay.
***
Peki, mağlubiyete uğrayanlara söyleyecek hiç mi sözümüz yok?
Olmaz mı?
Ama kırıp dökmeden.Mesela Kılıçdaroğlu’nunkarşısına geçip:
-İstifa edecek misiniz diye soracağımıza, şunu sormalıyız:
-Sizin seçim kazanmanız için bundan daha müsait hangi ortam vardı ki?
Mesele budur.Yoksa istifa etse ne olur,etmese ne olur?
***
Demirtaş ve Yüksekdağ, zaten “nerde hata yaptıklarını” kendileri araştıracak.Mesele yok.Barış Dili’ni bizden öğrenecek değiller. Dil’den de öte gönül, gönül.
***
Gelelim Bahçeli’ye.Bugün 3 Kasım olduğunuona hatırlatmak zorundayım.
Nedir 3 Kasım?
-3 Kasım 2002...13 yıl önceki 3 Kasım.Hani şu, hükümeti bozup, partileri kulaklarından tutarak zorla erken seçime sürüklediği, kendisinin de baraja gömüldüğü gün.Bu sefer de 1 Kasım’a tosladı.Yine mi Kasım?
Ucuz atlattı sayılır. “Beyefendi biraz dinleneceklerdir” diyemem ama Meral Akşener’e yapılan ayıbı, Osmaniyeliler’in bile içlerine sindiremedikleri anlaşılıyor.