Bir dostum var. HAYIR’cı.
Daha doğrusu HAYIR’cı idi.
Dün telefon etti.
Fikrini değiştirmiş.
EVET’çi olmuş.
Nedenini sordum.
Fatih Altaylı’nın Mehmet Uçum’la yaptığı söyleşiyi izlemiş.
Uçum’dan etkilenmiş.
Buna mukabil, başka bir dostum var. Ateşli bir EVET’çi...
Daha doğrusu idi...
O da nerede dinlediyse Deniz Baykal’ı dinlemiş. Ve HAYIR demeye
karar vermiş.
Şuraya gelmek istiyorum.
Bu işler yalanla dolanla yürümüyor.
- Anlatacaksın.
- Anlatman için, önce bilgi sahibi olacaksın.
- O da yetmez.
- Samimiyet gerekiyor.
Yoksa akşama kadar bağır. Ertesi gün aynı lafları yine bağır.
İnsanları korkut. Kapkara tablolar çiz. Ya da kandır. Cennet vaad
et.
Hiç kıymeti yok.
Yahu seni alkışlayan, zaten köktenHayırcı yahut köktenEvetçi...
Onun oyu zaten belli.
Mühim olan, karşı kamptan oy transferi.
Bu da ikna etmekle mümkün.