Dünkü POSTA’da birbirinden güzel haberler vardı.
En çok güldüğüm...
Nüfusu 17 kişiden ibaret olan bir Edirne köyünde, üç kişi kahvede
okey masasına oturmuş, dördüncüyü bekliyorlar. Köye bir misafir
geldiğinde, adamı yaka paça hemen okey masasına oturtuyorlar. “Bir
başkadır benim memleketim.”
Öbür haber de öyle.
Fıkra gibi.
Bursa’da suyu olmayan bir köyün sakinlerine, 15’er liralık su
faturası...
Gerekçe: “Aboneliğe özendirmek.”
Siyasetin hırçınlığı içinde, bu tür şirin haberler, ruhumuza gıda
gibi geliyor.
Herkes sesinin tonunu bir basamak indirse ne güzel olur.
CHP’li Prof. Selin Sayek Böke iyi söylemiş:
- Anayasayı ortak akılla yapmak isterdik.
Kim istemezdi hocam?
Müzakere masası dağılmasaydı, ortak akıl pekalâ işleyebilirdi.
Nitekim, Devlet Bahçeli de zaten diyor ki:
- CHP katkı verseydi, ortaya daha iyi bir metin çıkabilirdi.
Her neyse.
Testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olur.
Ortada HDP’liler de yok.
Masanın iki ayağı eksik.
Gerçi anayasalar, hep yüzde yüz mutabakatla yapılmaz. Makul
çoğunluk yeterlidir. Ama sakıncalı bölümlerinin asgariye
indirilmesi fena mı olur?
Yanarım yanarım, Cemil Çiçek’in sabrına ve emeklerine yanarım.
Başkanlık ettiği o ilk komisyon dağılmayacaktı.
Şimdi ne oldu?