Derler ya hani:
-Ya o, ya ben.
Cenevre Masası’na Türkiye böyle rest çekti işte:
-PYD varsa, ben yokum.
İyi ama biz devletiz, o bir örgüt.
Batılı dostlar, birimizden birini tercih ederken, aslında yazı-tura
gibi eşit şansa mı rıza gösterdik, nedir?
Hoşuma gitmedi.
***
Yazı gelse de kötü, tura gelse de kötü.
PYD neyimiz oluyor?
-Rakibimiz mi?
-Muhatabımız mı?
-Dostumuzun dostu mu?
-Düşmanımızın düşmanı mı?
Yoksa hepsi birden mi?
***
Suriye böyle bir bataklık işte.
İster orta boy bir devlet ol, ister büyük bir devlet, ister süper
devlet...
O bataklığa girdin mi örgütlerle çetelerle mecburen muhatapsın.
***
Rusya ve ABD’nin durumu bizden farklı mı sanki?
“Masada PYD’yi istiyorum” demekle “PYD’yi istemiyorum” demek
arasında bir fark var mı?
Her iki durum da devlet kavramına hafiflik getirmiyor mu?
***
Unutmayın ki PYD Lideri Salih Müslim, Türkiye’ye defalarca
gelmiştir. İki kere geldiğini ben gayet net hatırlıyorum. Daha
fazla geldiyse bilmem.
Kılıçdaroğlu soruyor:
-PYD madem terör örgütüdür, Müslim’i Türkiye’ye neden davet
ettiydiniz?
Muhalefet için güzel koz. Elbette ki soracak.
Fakat doğru olan hangisidir, onu da ben sorayım
Kılıçdaroğlu’na.
-PYD, terör örgütü müdür, değil midir? Cenevre’ye davet edilmeli
miydi, edilmemeli miydi?