Bizimkilerin seçimden seçime meşhur bir iddiası vardır:
- Kaybedersem istifa edeceğim. Sen de edecek misin?
Kimse oralı olmaz.
Ama yine de sorarlar:
- Var mısın? Söz mü?
* * *
Putin’i de herhalde iç politikadaki bir rakibi gibi algıladı
Erdoğan:
- İspatlarsan, ben bu koltuğu bırakacağım. İspatlayamazsan sen de
koltuğu bırakacak mısın?
Putin şaşırdı.
Ne koltuğu?Ne bırakması?“Acaba bir tercüme hatası mı var” diye
düşünmüştür. Ömründeböyle bir laf duymadı ki.
* * *
Esasen bu tür lafların bizde de hiçbir kıymeti yok.
- Yüzde 40 alamazsam çeker giderim.
- Yüzde 30’un altında kalırsam bir dakika durmam.
Kim gitmiş ki?
Yoo, haklarını yemeyelim.1999’da Deniz Baykal, baraja takılınca
sahiden gitti.
2002’de Çiller ve Yılmaz, baraja takılınca sahiden gitti.
Bahçeli de gitti ama sonra “ısrarlara dayanamayıp” geri döndü.
Dönüş o dönüş.
* * *
Putin’in durumu hiç onlara benzemiyor. Komşu bir devlet büyüğünün
onu istifaya çağırmasını aklı almamıştır... Hem de bir iddia
üzerine.
Ne yapalım? Türk usulü böyle.
Biz adamı istifaya çağırırız ama o istifa eder veya etmez, kendi
bilir.
Haa... Şimdi “Bahçeli niye gitmiyor” diye AK Partililer söylenip
duruyorlar ya... İnanmayın... Aslında ödleri kopuyor gidecek
diye.