Bu tazminatları kim ödüyor?
Milletvekilleri ve özellikle liderler, hergün birbirlerine hakaret
davası açıyorlar.
100 bin lira, 50 bin lira...
20, 10, 5 bin lira...
Artık bahtına...
Son 5 yılda mahkemelerin verdiği tazminat kararları, son 26 yılın
toplamı kadarmış.
Tamam da, bu paraları kim ödüyor?
Eğer kendileri ödüyorsa, buna portföy dayanmaz.
Yok eğer parti ödüyorsa, oh, bu ne güzel bir hayat. İstediğin adama
küfret, faturayı yolla partiye.
Devlet Hazinesi, partilere bunun için mi para veriyor?
Bir de yargıcın karşısında süklüm püklüm olup:
- Efendim, hakaret kastım yoktu diye kıvıranlar var ya, tazminattan
beter bir mahkumiyet içerisindedirler.
Çıkıp adam gibi evet hakaret etmek istedim diyenine hiç
rastlamadım. Hem küstah, hem kaypak.
Meramını “hakaret etmeden” anlatmayı bilemeyenler, kürsüye hiç
çıkmasın.
Kalabalığın coşkusuna kapılıp ağzına geleni söylemek, Siyasetçilik
değildir, hele Devlet Adamlığı hiç değildir.
Kelime dağarcıkları bu kadar fakirse, yarın bunlar ana-avrat dümdüz
gitmeye de başlarlar.
- Efendim, hakaret kastım yoktu. Maksadını aşan bir cümle
olmuş.
Öyle mi olmuş?