Her ülke kendi aydınıyla övünür. Tabii her aydının da
kendi ülkesine bir hayrı olur.
Biz aydınımızla övünemediğimiz gibi, aydınımızın bir hayrını
da göremiyoruz.
- Vazgeçtik hayrından.
Bir de başımıza dert açıyorlar.
★
Efendim, aydın ihaneti var demek istemiyorum.
O lafa hiç katılmam
Ama çok iyi bilirim ki ülkesiyle ödeşmek yerine ülkesiyle
didişmek yolunu seçmiş, tuhaf bir aydın tipine sahibiz.
Elini taşın altına hiç sokmayan...
Çalışmayan, üretmeyen...
Sadece eleştiren bir tip.
Elbet istisnalar var ama genel karakter böyle.
★
Zaten de devletiyle her gün papaz oluyor.
Bilmiyorum, aydın olmanın gereği bu mudur, yoksa gereğini
yaptığı için mi ona aydın deniyor.
Öyle olsa bile, aydın kişinin hiçbir vecibesi yok
mudur?
İşsiz güçsüz aydın olur mu?
Üç soru
- Dokunulmazlıklar suç işleme imtiyazı olarak biçilmiş birer
kaftan mı?
- Bütün bu olup bitenlerden sonra hâlâ "dokunulmazlıklar
kalksın" diyen var mı?
- Yukarıdaki sorulardan bağımsız olarak...
Bu adalet yürüyüşü, daha önce değil de Berberoğlu
tutuklanınca mı aklınıza geldi?
Mehmet Tuna
Sosyal hayatın en iyi mühendislerinden biriydi. Onun
ocağından kimbilir kaç jenerasyon geldi, geçti.