Bu lafı Başbakan sık kullanıyor. Ama hiç iyi bir laf değil.
Herşeyini kaybetmiş bir milletin sanki soluk alacağı yegane bahçesi
kalmış gibi, moral bozucu bir ifade:
-Son kale.
Nasıl yani?
O da düşerse eller yukarı.
Hay Allah.
Böyle bir ihtimal mi var?
Başbakan bu üslubu değiştirmeli.
Türkiye, son kale değil.
-Tek kale.
***
Halbuki öbür lafı ne güzel Başbakan Davutoğlu’nun.
Hani var ya...
Yaygın bir endişe:
-Bizi acaba Suriye bataklığına mı çekmek istiyorlar?
İşte bu noktada Başbakan dedi ki:
-Onların istediği gün ve saatte değil -eğer gerekiyorsa- gününü,
saatini, biçimini ve dozunu biz tayin ederiz.
Ferahlatıcı bir açıklama bu.
***
Öbür konuya ısrarla dönmek istiyorum.
Son kale lafı, benim bile moralimi bozuyor. Çünkü kendimi, penaltı
atışlarındaki bir çaresiz kaleci gibi hissediyorum. Telafisi
yok. Top beni geçerse gol.
Neye benzer bilir misiniz?
Bunu Başbakan’a belki şöyle anlatabilirim.
İzmir için CHP’nin son kalesi derler... Ve CHP seçmeni buna çok
üzülür.
İşte öyle bir şey.