Bal akıyor bal...
Maşallah, karşılıklı hakaret davaları bini aştı.
Her seçim öncesi olur böyle davalar. Lakin, bu def'a kim kime
hakaret ediyor? Ediyor da ne diyor, belli değil.
Çünkü, gazetelere yansıyış biçimi şöyle.
-?Hakaret ettiği "gerekçesiyle" dava açılmışır. Hatta bazen,
hakaret ettiği "iddiasıyla".
Hatta bazen hakaret ettiği "bahanesiyle".
Hepsi kabul de... Ama ne demiş?
Hakaret sayılan laf neymiş? Ya da bahane edilen laf neymiş? O
yok.
***
Fıkra anlatmayı beceremem. Ama bir deneyeyim.
Hani, adama pezevenk demişler, o da dava açmış.
Hakaret eden, mahkemede binbir dereden su getirerek pezevenk
kelimesinin hakaret olmadığını, bilakis saygın bir meslek olduğunu
anlatmış anlatmış anlatmış... Hakim de dönüp şikayetçiye
sormuş:
-?Ne diyorsun?
-?Ne diyeyim Hakim Bey, pezevenk öyle güzel bir savunma yaptı ki,
takdir sizin.
***
Fıkra böyle miydi, yoksa kuşa mı çevirdim bilemiyorum. Ama kendi
başımdan geçen bir olayı aktarayım.
Yıllar önce...
Birine hakaret davası açtım.