Yıl 1979… Ankara’da, Bahçelievler’de yurttayız.
Altı ayda bir hükümet değişmekte… Bir sol tandanslı hükümet, bir
sağ tandanslı hükümet kuruluyor. Biri yıkılırken, biri ayağa
dikiliyor.
Adalet Partisi’nden 11 vekili ayartan CHP, Meclis’te hükümeti
kurmak için çoğunluğu elde edince, değişik bir koalisyona imza
attı.
Adalet Partisi’nden ayarttığı her vekile bir bakanlık verdi.
Devlet Bakanlığı verdiği bir vekil de bizim komşuymuş… Haberimiz o
an olmuştu. Siyah beyaz televizyon, TRT mülakata gelmişti. Çiçeği
burnunda Hasan Bey yoktu… Karısı mülakat veriyordu. Söylediği söz,
yıllar yılı hep aklımda asılı kaldı.
“bizim hasan işleri iyi becerir…”
Temeli sakat kabine bir müddet sonra yıkıldı.
O andan itibaren Hasan’ı masanı hatırlayan yok. İşini iyi mi yaptı,
kötü mü yaptı, bilen yok.
Vekiller, bakanlar… Üst düzey yöneticilik yapanlar, faal halden
normale döndüklerinde sudan çıkmış balık gibi oluyorlar. Bir müddet
kendilerine dönemiyorlar.
Bazen, Ankara caddelerinde, sokaklarında eski bakanlarla,
vekillerle karşılaşıyorum…
İyi insanları tenzih ederek söylüyorum… Zaten onlar, hâlâ
davalarının peşindeler ve mücadele içindeler...
Lakin, o rüzgarla gelip rüzgarla gidenler yok mu, kimseler
tanımıyor, kimseler takdirlerini bildirmiyor.
O debdebeli dönemlerde, sağı solu dolu olanlar, şimdilerde
yapayalnızlar. Yağcılardan, şakşakcılardan eser yok etraflarında.
kimsenin dönüp baktığı da yok.