Bazen bir mezara varırsınız… Mezarlığın üstünde yaşlı bir ağaç
görürsünüz. Gövdesi gittikçe genişlemiş, yaprakları zayıflamış
ağacın bize söyledikleriyle, mezarda yatan insanın bize
aktardıkları aynıdır.
Bir ölü, canlılara dönüp ne diyebilir?
Herhalde, ölmeyecekmiş gibi yaşamayın, bir gün hakikatle
karşılaştığınızda, saniyelere sığan iç geçirmeler yaşamayın…
Hazırlıklı olun, der.
Aslında, ölüm, hayatın en büyük gerçekliğidir.
Ölüm, kimseye torpil geçmez. İnsanları sınıflara ayırmaz…
Derecelendirmez. Zamanı vakti geldiğinde, insanoğluna mekân
değiştirir.
Allah’ın yaratılış kanunu… Aslında ölüm gerçeğinin işaretidir.
“Her canlı ölümü tadacaktır” hükmü, dünya düzeninin temelini
oluşturuyor.
Farklı zamanlarda, ölümsüzlük şerbeti peşinde koşan nice
insanların, yine ölümle doğruya vardıkları görülür.
Mezarlar bu anlamda, sosyal ve siyasi, iktisadi hayatımızda mühim
yer tutarlar. Görmek ve bilmek kaydıyla, mezara bakanlar,
kendilerine yol açabilirler.
Ara ara, mezarlara vardığımda, beynimin huzur bulması, vücudumun
soğuması, zamanın durması önemli…
Çağlayan gibi akıp giden zaman yolculuğu, insanı, Allah’tan
uzaklaştırabiliyor. Aslında Allah’tan uzaklaşmak, zulmün ta
kendisidir.
Özgürlük, sadece ona kullukta iken, kendilerine dünyalık meşgaleler
ve tapınaklar seçenler, geçici zevk veren maddelerin esiri
oluverirler ancak…
Özgürlük, imandır, iman etmektir.
Kula kulluğu reddeden… Doğruyu söylemeyi cihat bilen bir inancın
sahipleri, yenilgilerinde dahi kazananlardan olduklarını iyi
bilirler.
Müslüman için kaybetmek yok… Ölüm yok… Yok oluş söz konusu bile
değil.
Bir halden bir hale geçişin adıdır ölüm… Mezar başına dikilen
ağacın da bir ömrü olduğunu bilir Müslüman… Ama yine de onu
dikmekten, büyütmekten uzak durmaz.
Daha yaşanılır bir dünya… Daha adaletli, insani değerlerle bezeli
bir yaşam vahası… Talep budur. Bu özlemi gidermek için, çalışmayı,
didinmeyi, ibadetin kendisi bilir…
Parayı, araç kabul eder… Parayı, mutlak amaç olmaktan çıkarır… Ve
Kur’an ifadesiyle, toplum arasında çokça dolaşan bir meta haline
dönüştürür…
Aslında bu ifade, iktisadi hayatımızın mutluluk reçetesidir.
Malı, parayı, insanlar arasında çokça dolaştırmak… Çıkış yolu
budur.