Baştan yazayım. Bu yazının başlığının ve ana içeriğinin ilham sahibi Mahmut Toptaş Hocamız; daha doğrusu onun dünkü (10.07.2017) “Adalet yürüyüşünün sonu İslam’a çıkabilir” başlıklı yazısı vesile oldu. Yazımın sonunda bu yazıya ve içeriğine döneceğim…
Bir diğer ilham veya vesile de Y. Şafak’tan Ergün Yıldırım’ın ‘Kendi üzerine düşünen AK Parti ve ertelenen CHP krizi” başlıklı yazısı (9.7.2017) oldu. Yazının baş tarafı şöyle: “CHP, ilk defa anamuhalefet partisi olarak Türkiye’de ses getiren bir eylem yapmayı başardı. İlk defa iktidar karşısında etkili bir muhalefet ortaya koydu. İlk defa muhafazakâr siyaset geleneğinde çok önemli bir siyaset enstrümanı olan ‘adalet’ söylemini sol siyasete taşıdı. (…) Peki, bu yürüyüş neye yarıyor ya da neye yarayacak? / CHP’nin yürüyüşü çok önemli iki sonuca yol açıyor. Birincisi, CHP’den daha fazla AK Parti ve iktidarına katkı sunuyor. AK Parti’nin ve muhafazakâr siyasetin kendi üzerine daha fazla düşünmesine yol açıyor. Adalet alanında yaşanan sıkıntıları ve sarsılan duyguları daha canlı hale getiriyor. Bu da AK Parti teşkilatının, liderliğinin bu konuda daha duyarlı hale gelmesi demektir. Zaten adı Adalet ve Kalkınma Partisi olan bir siyasetin adalet boyutuna yeniden yönelmesini zorunlu hale getiriyor. Nitekim Başbakan Binali Yıldırım, “Bizim tavsiyemiz hep beraber adaletin daha iyi işlemesi için gayret edelim. Ancak bunun yeri yollar değildir, yürüyüş değildir. Bunun yeri Meclis’tir. Bir araya geleceğiz, konuşacağız. İşleri daha iyi hale nasıl getiririz? Bunun çaresine bakacağız”. Başbakanın bu sözlerinden geçen “bir araya gelip konuşma” ve “işleri nasıl daha iyi hale getirme” ifadeleri bunu açıkça ortaya koyuyor. İktidarın adalet ile ilgili yaşanan sıkıntıları algıladığı ve bu konuda birtakım adımların atılması hususunu kabul ettiği ortaya çıkıyor. Bu açıdan Türkiye’de adalet yürüyüşünün muhalefet açısından beklenen rolü yerine getirdiği görülmektedir. Çünkü demokrasilerde muhalefet zaten iktidarı uyarmak ve yanlışlarını düzeltmek için yapılan çıkışlar demektir. Burada yaşanan da budur. / Muhafazakâr kitleler veya AK Parti tabanının sosyolojisinde adalet her zaman birincildir...’