Bugün iki yazı dikkatimi çekti; neredeyse yarım yüzyıllık ‘Adil Düzen’ çalışanı ve iki ciltlik ‘İslâm Devlet ve Dünya Düzeni’ kitabının yazarı biri olarak…
Birinci yazı, “Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), adı üstünde, her şeyden evvel adalet için kurulmuştu./ Ne var ki bugün AK Parti iktidarında adalet fena halde yaralı...” Cümleleri ile başlayan, Hakan Albayrak’ın Karar’daki yazısı.
“AK Parti çevrelerinde yükselen tepki” başlıklı yazıda; ‘haksızlık, özgürlüksüzlük, istişaresizlik, rantiyecilik, torpil, iltimas, gurur, kibir, faiz, agresiflik, metal yorgunluğu’ vs konuları var. Bence, durumu şu tespit özetliyor: “Bidayette karşı çıktığımız şeyleri kendimiz yapar hale geldik, telin ettiğimiz kimselere benzedik, deniliyor.”
Albayrak, beni en fazla yaralayan ama bugüne kadar yazmadığım bir tespit daha yapmış: “AK Parti’nin nüvesini teşkil eden ‘Yenilikçiler’ yahut ‘Erdemliler’ hareketi, Necmettin Erbakan liderliğindeki Millî Görüş hareketinde istişare / ortak akıl ilkesine saygı gösterilmemesine tepki olarak doğmuştu...” Sonuç ortada! Mesela, hayatının sonuna kadar, istediğim zaman Necmettin Erbakan ile görüşebildim. Ama maalesef 15 yıldır, Erbakan ile 40 yıl boyunca görüşebildiğim meseleleri, Tayyip Erdoğan ile bir defa bile görüşemedim!