Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünkü konuşmalarında yine Kudüs’ten söz etmeseydi, bugünkü bu yazıyı yazmayacaktım; ama o konuşmalar yapılınca, bu yazı da şart oldu! Üsküdar Meydanı’ndaki konuşmasını canlı izleyip dinledim… Bu arada o hengâmede kendisine ulaşmaya çalıştım ama ulaşamadım… Bu durumda, görüşmem gereken ilgili konu ve konuları belki de ‘Açık Mektup’ şeklinde yazmak zorunda kalacağım; ilgililerin bilgisi olsun…
Kudüs konumuza ve meselemize dönelim… Önce Kudüs konusunda yazdığım son beş yazımın başlıklarını hatırlayalım ve ne demek istediğim de sadece başlıklardan anlaşılsın:
- Kudüs sorunu sadece Kudüs’ün sorunu değildir
- Kudüs teslim alınır mı; önceki gibi ve yeniden…
- Kudüs’ten sonra; sıra Mekke ve Medine’de mi?
- ‘Kudüs: Şimdi ne olacak?’ diyen danışman ve…
- Kudüs için asıl yapılması gereken ve teferruat…
***‘KUDÜS GİDERSE KÂBE GİDER, İSTANBUL GİDER’
(Bu ara başlığı bir gazetede de gördüm, beğendim, yazıma koydum.)
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kudüs ile ilgili sözleri şöyle: “Şimdi Kudüs üzerinden, tüm Ortadoğu’yu, tüm Müslümanları hedef alan yeni bir saldırı başladı. Bu konuda da ilk adımları Çarşamba günü büyük ölçekte attık, inşallah devamını da getireceğiz. Şunu iyi biliyoruz. Kudüs giderse Medine’yi koruyamayız. Medine giderse Mekke’yi koruyamayız. Mekke giderse Kâbe’yi de kaybederiz. Unutmayınız Kudüs demek İstanbul demektir, İslamabad demektir, Jakarta demektir. Medine demek, Kahire demektir, Şam demek, Bağdat demektir. Kâbe demek, tüm Müslümanlar olarak hepimizin şerefi, namusu, onuru, haysiyeti, varlık gayesi demektir. Biz bunların hiçbirinden vazgeçemeyiz. Allah’ın emrine ve ecdadın emanetine sahip çıkmak için ne gerekiyorsa bunu yapacağız.”
Dünyanın düzeninin de bozuk olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözlerini duyunca, “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN, ADİL DÜNYA DÜZENİ…” kavramlarını ve içeriklerini dile getireceği günlerin yakın olmasını diledim…
Elbette, sadece sözde değil de uygulamaları ile birlikte…