ÖNCEKİ yazının son cümlesi şöyleydi: Daha başka detaylar gelecek yazıda, inşallah…
Bugün Sermaye ile bürokrasi savaş içindedir. Biz onların savaşına karışmıyoruz. Sabrediyoruz. Bize verilen zararlara ses çıkarmıyoruz. Sonunda bunlar birbirlerini yiyip bitirirler ve meydan bize kalır. Eğer biz bugün onlardan birinin yanında yer alırsak, onlar önce bizi yer bitirirler, sonra birbirleri ile savaşa başlarlar.
O halde mescitte halk kendi kendine toplanır. Onları kimse toplamaz. Bu sebepledir ki İslâmiyet’te sıradan toplantılar için özel davet yoktur. Belli zamanda belli yere herkes kendisi gelir. Kimse gelmeye zorlanmaz. Kendi istekleri ile gelip sabah-akşam Rablarına dua ederler. İşte bunu başaranlar yeni düzeni, yeni dünya düzenini yani “Adil Düzen”i kuracaklardır.
Biz bizden öncekilerin ilimlerini öğreniriz. Bunlar dayanışma sorumlularıdır. Bizden sonrakilere de öğretiriz. Böylece ilim eklene eklene gelişir, nesilden nesile intikal eder.
Bugün okullar oluşturuluyor. Kur’an düzeninde okul namazdır. Namaz kılanlar birlikte bir araya gelir ve beşikten mezara kadar olan dönemde ilmi çalışmalar yaparlar.
Kur’an ve ilim seminerlerini şimdilik sadece haftada bir gün yapabiliyoruz. Bunlar her gün yapılacaktır. İnsanlar birlikte çalışacaklar ve birlikte yaşayacaklar. Yüz lojmanlı işyeri apartmanında oturanlar apartmanın alt ve üst bodrumunda çalışmakta, apartmanın üst katlarında da aileleri ile birlikte yaşamaktadırlar. Bunları yapanların duası nedir?
Kur’an’dan içtihat yapmakta, ne yapacaklarına oradan karara bağlamaktadırlar. Buradaki dua içtihat yapmadır. Delilleri toplama ve sonra illetleri tespit edip hükme varmadır.