İstanbul ’a yapılan ihanetlerden söz ettik önceki yazılarda; bu arada İzmir’i de andık… İstanbul ve İzmir’de ifrat ve tefritler var; birincisi imar ve inşaatlarla katledilirken, ikincisi bir köy gibi bırakıldı, dolayısıyla ikisinde de ihanetler var. Altmış yıldır bu iki şehirde yaşayan biri olarak bu ihanetleri bizzat gözlemleyenlerden biriyim; önceki yazılarda yazdım…
Bu arada ‘Bahtı kara Ankara ’yı unuttuğumuz zannedilmesin! Siyasetle iştigal etmeye başladığımız 1970’lerin başlarından beri, başkent Ankara da ziyaretlerimizden nasibini aldı ama hep birkaç günlük kısa ziyaretler! En iyisi başkentimizi bir Ankaralı anlatsın: Orada doğan, orada okuyan, orada önemli görevlerde bulunan, halen milletvekili olup Külliye’de görev yapan, kalemi güçlü bir yazar Aydın Ünal; ‘Bahtı kara Ankara’ başlıklı son yazısı (Y. Şafak, 26 Ekim 2017) ile… Yazıdaki bazı bölümleri aktarayım.
“Mustafa Kemal, “Anadolu ortasında süratle vücuda getirilecek asri ve mamur bir Ankara, asırlarca ihmal edilmiş Türk vatanı için başlı başına bir medeniyet merkezi, Türk Devleti için pek mühim bir dayanak olacak” demişti...