Reşat Nuri Erol Gazeteoku

‘Seni de müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik’

‘KUR’AN ayı RAMAZAN ayındayız ya; 916 haftadan beri, “KUR’AN VE İLİM” çalışmalarımıza istinaden yayına hazırlamakta olduğum haftalık dergimizden minik bölümler sunayım ve...

04 Haziran 2017 | 116 okunma

‘KUR’AN ayı RAMAZAN ayındayız ya; 916 haftadan beri, “KUR’AN VE İLİM” çalışmalarımıza istinaden yayına hazırlamakta olduğum haftalık dergimizden minik bölümler sunayım ve KUR’AN ayı Ramazan’a ulaşmamızın hamdını böyle eda etmiş olalım…’
“KUR’AN ayı Ramazan’a ulaştık, elhamdülillah” başlıklı yazımda böyle demiş, 916. hafta KUR’AN VE İLİM çalışmamızdan bölümler sunmuştum; 917 ile devam edelim...

İsra Suresi’nin 105-108. ayetleri üzerinde çalıştık bu hafta. Önce 105. ayetin mealine bakalım: “Kur’an’ı ancak hak olarak indirdik ve o da indiği gibi hak olarak kaldı. Seni de yalnız müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.” (D.İ.B. Meali)

Bir hatırlatma daha yapmam gerekiyor: Hazreti Peygamber “Âlimler nebilerin vârisleridir” buyuruyor. Âlimlerin varlığı kıyamete kadar devam edecek ve onlar o zamana kadar “peygamberler sistemini” sürdürerek her çağda o çağın sorunlarını çözeceklerdir. (Bu hatırlatmamın sebebi, bundan sonra aktaracaklarımın anlaşılması içindir.)

‘İnsanlığın en zor durumu bugün yaşanmaktadır. İnsanlık tarım döneminden sanayi dönemine geçmiş, yeryüzü tek topluluk olmuş, tüm insanlar işbölümü içinde üretip tüketiyorlar.

Öz üretip tüketme yerine topluca üretip insanlık içinde bölüşme problemi vardır. Kapitalizm, sosyalizm ve karma sistem bu sorunları çözemiyor. İşte bu sorunu yalnız Kur’an çözecek, Kur’an’ın en büyük mucizesi ortaya çıkacaktır. Yarın deniz uygarlığı, gezegenler uygarlığı olduğu zaman insanlık büsbütün şaşkın olacak, imdada yine Kur’an gelecektir.

Kur’an seminerlerini takip eden ve onu kendi nefsinde uygulayan herkes bilmelidir ki; biz uygarlığı ne para ile ne de silahla kuracağız. İşletmeleri kuracağız ama üretip mal satmak için değil; kendimiz için, bir de örnek göstermek için kurmuş olacağız. Her Kur’an üzerinde duran kişi bilmelidir ki görevimiz de tebşir ve inzardır. Önce tebşirdir; Kur’an’ın onun sorunlarını çözdüğünü ona bildirmek ve sevindirmektir. Biz bir karşılık istemiyoruz. Allah bize bu görevi vermiş, biz de yapıyoruz. Kendimiz için yaptığımız içtihat ve uygulamaları sizlere de aktarıyoruz, kişi olarak siz de yararlanın diye. Bizim sizinle herhangi bir nizamız yoktur. İnzarda da; bak diyeceğiz, bu Kur’an’ın dediklerini yapmazsanız başınız dertten kurtulmaz. / O kadar. / Biz hiç kimseye hiçbir zaman ‘sen bulunduğun yerden in de ben çıkayım’ demedik. Biz sadece ‘böyle yaparsanız şu imkânlara erersiniz’ dedik. Kur’an’a kulak verenler aziz oldular. Şimdi de aynı şeyleri yapıyoruz. / Demek ki Adil Düzen çalışanları önce Kur’an’ı öğrenecekler. Sonra uygulayacaklar. Sonra dünyaya duyurup işbirliği isteyeceklerdir. Ondan sonra da işbirliği içinde birlikte uygulamaya ve yaşamaya devam edeceklerdir. Onlar Adil Düzen çalışanlarının bu çalışmalarına mani olurlarsa, o zaman cihat farz olur...

İnsanlara önce Kur’an’ın hidayetini gösterip kulak verenlere başarıyı göstermemiz gerekir. Cihat kısmı sonra savunma savaşları şeklinde vardır. Türkiye İkinci Cihan Savaşı’na girmedi, üçüncü cihan savaşına da girmemelidir...

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Evet, ‘İSLAMİ NİZAM’ yani ADİL DÜZEN… 11 Şubat 2018 | 326 Okunma Kur'an ve ilim 950'inci seminerinden 04 Şubat 2018 | 231 Okunma Adil Düzen Denemelerine Dünyadan Örnekler - 1 28 Ocak 2018 | 220 Okunma Kur’an ve ilim, şeriat düzeni, tarikat ve detaylar 21 Ocak 2018 | 179 Okunma Nuh Nebi’den kalma mı dediniz… Peki, ya siz! 14 Ocak 2018 | 148 Okunma