Hem 7 Haziran hem de 1 Kasım seçimlerinin favori konularından biri olan asgari ücret artışının gerçekleşme ihtimali piyasalarda deprem etkisi yarattı.
Özellikle tüm seçim politikasını asgari ücrete endeksleyen muhalefetin önerilerine seçim sürecinde eleştirel yaklaşmayan bazı kesimlerin, bugün asgari ücretin 1.300 TL’ye yükseltilmesini eleştirdikleri görülüyor.
Esasen asgari ücret, sağduyu ile yaklaşılması gereken, hem çalışanların hem işverenlerin hem de devletin etkilendiği bir tutardır. Asgari ücret seviyesinde yapılması öngörülen yaklaşık yüzde 29.20 oranındaki artış, sadece asgari ücretle çalışanları etkilemeyecek, bordrolu çalışan tüm kesimler ile tüm işverenleri de etkileyecektir. Diğer çalışanların da yüksek zam beklentisi olacaktır. Bu da ücretler genel dengesini bozucu etkide bulunacaktır.
AK Parti seçim beyannamesindeki 1.300 TL’lik seçim vaadi, diğer vaatler ile karşılaştırıldığında, en makul ve en kabul edilebilir tutarın hükümet tarafından teklif edildiği aşikardır.
Asgari ücretin artırılmasının sadece en düşük ücret olan asgari ücreti değil, aynı zamanda asgari ücretin bir miktar üzerinde ücret alan diğer kesimleri de domino etkisiyle etkileyebilmesi muhtemeldir. Bugün, vergi, sigorta primi, kıdem tazminatı gibi yasal maliyetler ile 2.000 lirayı geçecek olan asgari ücret maliyetinin çoğu işvereni zorlayacağı da açıktır.