Seçim heyecanı tüm partilerde yoğun bir şekilde hissediliyor.
Elbette bu seçimin sonuçlarını etkileyecek en önemli argümanının
ekonomi olduğunu söylesek abartmış olmayız. Bu yüzden tüm siyasi
partilerde vergi, sosyal güvenlik ve ekonomik vaatler oldukça
kapsamlı düzenlenmiş.
AK Parti’nin açıkladığı 360 sayfalık, seçim beyannamesinde 161
kalkınma projesi, “Millet Bahçeleri”, polis, öğretmen, hemşire ve
din görevlilerine 3600 emeklilik ek gösterge verilmesi, ekonomide
teşvik ve istihdam-yatırım kolaylıkları gibi konular
düzenleniyor.
CHP KOBİ’ler için Sosyal İşletme Modeli kurmayı, kişi başı geliri 15 bin dolara çıkartmayı, enflasyonu ve işsizliği yüzde 5’in altına indirmeyi, cari açığı, milli gelirin yüzde 4’ünün altına düşürmeyi vadediyor.
MHP ise ekonominin ihtiyacı olan yapısal reformlar hayata
geçirileceğini, esnaf ve çiftçilerin vergi ve prim yükünün
hafifletileceğini, esnaf ve sanatkarlara geçmişe yönelik borçlanma
imkanı sağlanacağını, staj ve çıraklık süreleri emeklilik için
sayılacağını açıkladı.
Saadet Partisi ise vergi yükünün hafifletileceğini, asgari ücret
yoksulluk sınırının üzerine çıkacağını açıkladı.
Esasen tüm partilerin ücretler üzerindeki vergi yükünün yeniden düzenlenmesi ve ücretlinin vergi yükünün hafifletilmesi görüşünde olduğunu söyleyebiliriz.
***
Vergi sisteminde sorun ne?
Türkiye’de çalışanların hem kazanırken hem de harcarken vergi ödediklerini göz önünde bulundurursak, sistemde vergi yükünün ezici baskısının azaltılması ihtiyacına hak verilecektir. Tüm ücretlilerin dolaylı yoldan ayrıca vergilendirildiği, diğer bir deyişle ücretin harcanması esnasında KDV, ÖTV gibi vergilerin de ödeniyor olması ücret üzerindeki vergi yükünü çok daha yüksek bir tutara çıkardığı görülmektedir. Gıda, benzin, otomobil, cep telefonu gibi pek çok harcamada tüketicilerden alınan dolaylı vergilerin oranının yüzde 70 civarında olduğu dikkate alındığında çalışanların hem kazanırken ve hem de harcarken vergi ödediği gerçeği ortaya çıkmaktadır. Avrupa Birliği’nde dolaylı vergilerin oranı yüzde 27’dir.