Bir süredir AK Parti İstanbul 3. Bölge Milletvekili Adaylığım nedeniyle seçim bölgemi sokak sokak geziyorum. Vatandaşlarımız CHP’nin seçim beyannamesinde açıkladığı vaatleri inandırıcı bulmuyor.
Bırakın kaynağını bulmayı, açıkladıkları paketin ne kadarlık bir bütçe gerektirdiğini bile açıklayamıyorlar.
Halkımızın daha önce “Kim ne veriyorsa beş fazlasını vereceğim”, “Her eve iki anahtar” vaatlerinin acı tecrübelerini yeniden yaşamak istemediğini rahatlıkla söyleyebilirim.
CHP Genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu daha dün SSK Genel Müdürü iken “Emekli maaşlarını ödeyemiyoruz, emeklilik yaşı artırılmalı, sağlık harcamaları düşürülmeli” derken, bugün son derece hesapsız bir şekilde emekliye iki maaş ikramiye, asgari ücretin 1.500 TL’ye çıkartılması gibi kaynağı ve tutarı belli olmayan vaatlerde bulunuyor.
Dün “Siz makarnacısınız, bir torba makarna, bir torba kömür için oyunuzu sattınız” diyerek hakaret ettikleri yoksul vatandaşlarımıza şimdi hiçbir zaman tutamayacakları sözler, vaatler veriyorlar. Bu iki yüzlülük, yalancılık değil de nedir?
Engellinin, yoksulun, fakir-fukaranın, işçinin-memurun-esnafın-emeklinin-çiftçinin artık bu boş vaatlere itibar etmediğini, seçim kampanyalarını yürüten ekiplerin vatandaşlarımızı tanımadan seçim stratejilerini yaptıklarını belirteyim. Demirel dönemindeki seçmen yok artık. Halkımız hesabını kitabını iyi yapıyor, 2002 öncesinde durum ne idi, şimdi ne durumda bunun analizini çok iyi yapıyor.