2007 yılında bu köşeden yine tarım işçilerinin dramını “Ölümü zordur ırgatın” başlıklı yazımda dile getirmiştim. Aradan yıllar geçmesine rağmen aynı dramı her gün farklı kentlerde, farklı ocaklara düşen ateşle yaşıyoruz.
Aradan 30 yıldan fazla bir zaman geçmiş. Ama bugün geldiğimiz noktada çok önemli bir farklılık olmadığını görüyoruz. Yine her yıl mevsimlik tarım işçisi taşıyan kamyon veya minibüsün trafik kazası geçirmesi sonucunda bir çok yurttaşımızı kaybediyoruz. Geçtiğimiz günlerde yine Manisa’nın Gölmarmara ilçesinde 15 tarım işçisinin trafik kazasında hayatını kaybetmesi hepimizi yasa boğdu.
Devrilen kamyonda ölen tarım işçileriyle ilk defa 7-8 yaşlarında iken tanıştım. Çocukluğumun geçtiği Adıyaman’da, Adana’ya mevsimlik tarım işçisi olarak giden komşularımızın bulunduğu kamyon devrilince neredeyse bir ailenin tamamı vefat etmişti. Adıyaman dışarıya en fazla mevsimlik tarım işçisi gönderen illerden birisi. Bunun ana nedeni, tütün ekimine kota getirilmesinden dolayı çok sayıda kişinin geçim sıkıntısına düşmesi olarak gösteriliyor. Sanayi yatırımının yeterli olmadığı Adıyaman’ın en büyük sorunu işsizliktir. Teröre destek vermeyen illerin başında gelen Adıyaman, nitelikli işgücü ve uygun sanayi arazileri açısından çok doğru bir yatırım yeri olmasına rağmen henüz yatırımlardan yeterince faydalanamıyor.
Elbette ülkemiz açısından doğru alanda yapılacak yatırımlar hem işsizliği azaltacak ve hem de kaynakların etkin kullanılmasını sağlayacak. Kamu kurumlarının da bu anlamda yatırımları teşvik eden, yatırımların önünü açan faaliyetler göstermesi gerekirken maalesef bir çok kamu kurumunun eften püften bahanelerle yatırımların önüne ket vurduğu, bürokratik yazışmalarla yatırımcıyı canından bezdirdiğini görüyoruz. Anlamsız bürokrasinin bazen yatırımcıya işkenceye döndüğü, en küçük bir imzanın aylarca bekletildiği kurumlardaki bürokrasinin de artık bitmesi gerektiğini belirtmeliyiz.