7 Haziran seçimleri öncesi AK Parti’nin tek başına iktidar olacağından kimsenin şüphesi yoktu. Bu kanaat muhalefette o kadar güçlüydü ki seçim propagandası AK Partiyi indirme ekseninde yoğunlaşmıştı.
Hiçbir muhalefet partisi iktidar olmak için çalışmıyordu. Hedef iktidar olmak değil ne pahasına olursa olsun AK Parti’yi indirmekti. Kendi partilerini bırakıp HDP’ye oy verecek kadar bu kanaat pekişmişti.
***
Bu kanaat AK Parti yönetiminde ve tabanında ki rehavetin de temel kaynağıydı.
Bu kanaat AK Parti seçmeni nezdinde de olumsuz sonuçlar doğurmuştu. Kürt kökenli kimi seçmenler ‘AK parti nasıl olsa iktidar olur bari oyumu HDP’ye vereyim de barajı aşsın’, Türk milliyetçiliği ağır basan seçmen de’ MHP’ye vereyim de biraz ders olsun’ saikiyle hareket etmiştir.
Bu saikle hareket eden AK Parti seçmeni 7 Haziran sonuçlarını görünce pişman olmuştur ancak iş işten geçmiştir.
***
Seçimler üzerinden iki buçuk ay geçmesine rağmen henüz bir hükümet kurulamamış, parlamenter sistemin nasıl tıkandığını toplum yaşayarak görmüştür.
Çok partili sisteme geçtiğimiz günden beri ilk kez böylesi bir tıkanma söz konusudur ve ilk kez cumhurbaşkanı kararıyla ülke seçimlerin yenilenmesini tecrübe edecektir.
Anayasada hükümler gayet net olmasına rağmen seçim hükümeti de temsil edilen tüm partilerin üyelerinden değil AK Parti ve bürokratlardan oluşacağa benzemektedir.