Bugün arife yarın bayram.
İslam dünyasının en büyük yıllık kongresi haccın en önemli rüknü olan Arafat vakfesi de bugün yapılıyor.
Milyonlar bugün akşama kadar Arafat’da olacaklar. Dua edecekler.
İslam Alemi’nin hali ortada. Kan gözyaşı bir türlü dinmiyor.
Müslümanlar Allah’a yalvarıyorlar, Kâbe’de, Arafat’ta dua ediyorlar, bugün de edecekler ama ne düşman kahroluyor ne ümmet kurtuluyor.
Neden?
***
Allah’ın ‘Bana dua edin kabul edeyim’, Efendimizin, ‘Rabbiniz kerimdir, kendine açılan eli boş çevirmekten haya eder, edilen duayı kabul eder’ müjdesine rağmen neden dualar kabul edilmiyor, acılar dinmiyor, aksine artıyor ya da devam ediyor?
Kimi inançsızlar ‘Hani Rabbiniz Bedir’de Çanakkale’de yardım etmişti, şimdi Suriye’de Libya’da Mısır’da Filistin’de neden yardım etmiyor?’ ifadeleriyle alay da ediyorlar!
***
Ne Allah ne de Peygamberi asla yalan söylemez. Kabul edilir diyorsa, edilir.
Edilmiyorsa kusuru kendimizde aramamız gerekir.
Usul ve âdâbına uygun dua mutlaka karşılık bulur.
Duanın usulü nedir?
Önce Allah’a inanmalıyız, duayı kabul edeceğine imanımız tam olmalı. Samimi yani ihlaslı olmalıyız. Hadis-i Şerif’te gafletle edilen duanın kabul edilmeyeceği bildiriliyor. Ruhen ve bedenen hazır olmalıyız. Helal yiyip helal giymeliyiz, emr-i bilmarufu ihmal etmemeliyiz!
En önemlisi de duadaki isteğimizin gerçeklemesi için fiilen yapılması gerekeni yapmalıyız.
Hiç ders çalışmadan imtihana girenlerin ,’Yarab bana yardım et’ demesi dua değil haşa Allah ile alay etmektir. Çalışmayan Müslüman kaybeder, çalışan inançsız da kazanır.
Tabiat kanunu diye anılan Sünnetullah bunu gerektirir.
***
Çünkü Allah kitabında Sünnetullah’ın kesinlikle değişmeyeceğini tekrar tekrar hatırlatır.
Sünnetullah Allah’ın kişinin inancına göre değiştirmediği kanunlarıdır.