Öyle diyorlar ama kazın ayağı hiç de öyle değil!
Objektif olarak bakıldığında Türkiye’deki sistem, kelimenin tam anlamıyla curcunadır.
Sistemin adı anayasa açısından bakılırsa parlamenterdir.
Şekil itibariyle bakılırsa cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği günden beri yarı başkanlıktır.
Şu andaki uygulama açısından bakıldığında cumhurbaşkanının yürütmedeki etkinliği itibariyle de başkanlıktır.
***
Bu karmaşayı aslında siyasetçilerin hepsi görüyor, o yüzden hepsi yeni anayasa istiyor.
Muhalefet bu karmaşayı gidermek için parlamenter sisteme geri dönülmesini tercih ediyor. Bu tercihin temelinde de demokratik kaygılardan ziyade Erdoğan fobisi yatmaktadır.
Cumhurbaşkanı ve tabiatıyla AK Parti de fiili duruma yasal zemin hazırlamak adına başkanlık sistemini tercih ediyor.
***
1987 yılından beri günlük ve haftalık olarak basında yer alan yazılarımı takip edenler çok iyi bilirler ki ben başından beri başkanlık sistemini savunanlardanım.
Bu sistemi savunuyor olmam AK Parti’nin tercihiyle alakalı değildir.
Tamamıyla milletin ve devletin çıkarına olduğu için başkanlık sistemini savundum/savunuyorum.
***
Bu tavrım da kesinlikle kuru bir hevesten ibaret olmayıp yılların araştırma inceleme ve birikimine dayalıdır.
Dünyadaki mevcut sistemleri hem kitabından okuyarak hem de birçoğunu bizzat ziyaret edip inceleyerek başkanlık sistemini bilinçli bir şekilde tercih edenlerdenim.
Dahası geçen dönem anayasa hazırlama komisyonuna sunumunu da bizzat benim yaptığım başkanlık sistemini esas alan 85 maddelik bir anayasa taslağında imzası bulunanlardanım.
***
Geçen dönem Birlik Vakfı Hukukçular Kulübü’nün kurduğu anayasa hazırlama heyetinin sekreterliğini bizzat ben yapmıştım.
O heyetin başkanı kimdi biliyor musunuz?
İsmail Kahraman bey.
Evet şu anda TBMM Başkanı olan İsmail Kahraman bey başkanlık sistemini esas alan ve madde madde yazılmış tek anayasa teklifinin de baş mimarıdır!
Yeni anayasa komisyonuna da başkanlık yapacak olan sayın Kahraman’ın başkanlık sistemi konusunda hazırlıklı olması da manidardır!