Çok partili hayata geçtiğimiz günden beri seçmen hareketlerine objektif olarak bakmayanların, 16 Nisan sonuçlarında AGİT’in taraflı değerlendirmelerini benimsedikleri görülüyor.
PKK’ya açıktan destek veren ve eylemlerini organize eden, PKK kolu PYD’ye yardım toplayan ve ‘hayır’ kampanyalarında bizzat yer alan Andres Hunko, Nikolaj Villumsen, Loran Lacelle, Ana Miranda, Alev Korun, Zerife Yatkın ve Michail George gibi üyeleri içinde barındıran AGİT gözetleme komitesi, raporunda adil bir propaganda süreci yaşanmadığını, evet taraftarlarının devlet imkanlarını kullandıklarını ve seçmeni baskı atına aldıklarını yazdı.
Onları kınamıyorum. Terör yandaşı üyelerin bulunduğu heyetten böyle bir rapor gayet normaldir.
***
Beni ilgilendiren husus büyük gazetelerde ciddiye alınan kimi yazarların aynı görüşü tekrar ediyor olmasıdır.
Saygı duyduğumönemli bir yazar dün bu adaletsizlikten bahsederek evet cephesini eleştiren ve kendince AK Parti’ye öğüt veren bir yazı yazdı.
AGİTraporunda öne çıkan adaletsiz propaganda sürecini tekrarladı.
Bir haftadır Arapça yayın yapan BBC’den el-Cezire’ye, Rusya Today’den Fransız 24’e kadar bir dizi dünya televizyon ve radyolarına çıktım, oralarda da muhalif kanadın aynı gerekçeyi sık sık gündeme getirdiklerine şahit oldum.
***
Evet ben de eşit propaganda yapılmadığına katılıyorum. Ama bu eşitsizlik AK Parti’nin baskısından değil diğer partilerin beceriksizliğinden ve zayıflığından kaynaklanan bir eşitsizliktir.
İmkânsızlıktan da değil. Ana muhalefet ve HDP devletten trilyonlarca liralık mali destek aldı. Ama beceriksizlikten kaynaklanan yetersiz propaganda ile rakiplerinin gerisinde kaldılar.