Evet Kaşıkçı olayı sonuçları itibariyle Türkiye’nin güvenli bir ülke olmadığı mesajını içeren çirkin bir operasyondur.
Ama asıl darbeyi yiyen ve cinayet töhmeti altında kalan ülke Suudi Arabistan’dır.
Bütün veriler Kaşıkçı öldürülmemiş olsa bile Suudilerin diplomatik dokunulmazlığı istismar ettiklerini göstermektedir.
Kimler kimlerin iğvasıyla böylesi çirkin ve barbarca bir işe teşebbüs ettiyse en büyük kötülüğü Suudilere yapmıştır!
***
Türkiye bu yazıyı yazdığım saate kadar hiç kimseyi resmen itham etmeyerek Suudilerin bir adım atmasını bekleyip durdu.
Türkiye Viyana Sözleşmesi gereği konsolosluk kapısına kadar olan yetkisini kullandı ve diplomatik hassasiyeti öne çıkardı.
Ama ne hikmetse Suudi tarafı aynı hassasiyeti gösteriyormuş gibi yapıyor ama asla göstermiyor.
***
Mesela, Türkiye şüpheli olan 15 Suudi vatandaşının ismini resmini yayınlıyor ki Suudiler harekete geçsinler, desinler ki ‘Evet biz bu 15 kişiyi araştırdık onların olayla ilgisi vardır ya da yoktur.’
Aksine bu şüphelileri açıkladı diye konsolosluk arama iznini geri çekiyor.
Kamuoyuyla dalga geçercesine bir batılı ajansa kapılarını açıp gezdiriyor.
Vaşington’daki büyükelçi, ‘Kaşıkçı konsoloslukta da Suudi Arabistan’da da değil’ diye açıklama yaparak herkesle alay ediyor.
***
Olaya ABD’nin müdahil olması ise tam bir maskaralık.
Önce başkan yardımcısı Mike Pence, "Suudilerin yardım talep etmesi halinde, ABD, Türkiye'ye FBI ekibi göndermeye hazırız" diyor.
Sanki Türk polisi, savcısı, istihbaratı olayı çözemezmiş gibi Türkiye’yi muz cumhuriyeti yerine koyan bir ukalalık yapıyor.
Tabii ki bu teklif aynı zamanda Suudi Arabistan’ı da aşağılamanın farklı bir versiyonu.
***
Trump’ın müdahalesi ise maskaralığın dik âlâsı.
Kaşıkçı’nın nişanlısını Beyaz Saray’da ağırlayacakmış!
Güler misin ağlar mısın.
Suudilerle de konuşmuş ve araştırılmasını istemişmiş!
Size bir şey söyleyeyim mi?
Bu Trump, Kaşıkçı olayını da fırsata çevirip Suudilerden yine milyarlarca dolar istemekurnazlığını gösterirse hiç şaşırmam.
‘Türkiye ile işbirliği içindeyiz’ kabilinden açıklamalarıyla Suudilere, ‘dosyayı kapatabilirim yeter ki beni memnun edin’ mesajı vermektedir.
***
Kaldı ki ben ilk yazımda işaret ettiğim gibi bu olayın ABD’den habersiz gerçekleştiğine inanmıyorum.
Tıpkı Saddam’ı Kuveyt’i işgale teşvik edip sonra kurtarıcı edasıyla bölgeye saldırması gibi Kaşıkçı olayını bir şekilde tertipleyip kendisine cevap veren veliahta aba altından sopa göstermenin bir başka yolunu kullanıyor diye düşünüyorum.
Bir taşla birkaç kuş vuruyor ABD.
Türkiye ve Suudi Arabistan’ın itibarını zedeliyor ilişkilerini zorluyor ve veliahta ‘aklını başına al bana laf yetiştirme!’ diyor.
***
Türkiye’nin duruşu bellidir. Olayı birkaç güne detaylarıyla aydınlatacaktır.
Şunda şüphe yok ki, Kaşıkçı kaçırılmış da olsa öldürülmüş de olsa, her hâlükârda Suudi konsolosluğu büyük bir sorumluluk altındadır.
Suudiler bu olaydan sorumlu olanları yargılayıp cezalandırarak ‘Ben üzerime düşeni yaptım’ demeli ve Türkiye ile ilişkilerini tehlikeye atmamalıdır.
Ayrıca bu olayı fırsat bilerek sürekli kendilerini tehdit eden Trump’ın baskılarından kurtulma yolunu seçmelidir.
Yoksa kaybetmeye devam edeceklerdir!