Cumhurbaşkanı üç hafta önce ‘Suriyelilere vatandaşlık’ konusunu seslendirince gündem allak bullak oldu. Tam üç haftadır Türkiye bu konuyu tartışıyor.
Aslına bakılırsa faydalı bir tartışma yapılıyor.
Türkiye olarak mültecilere tarih boyunca kapılarımızı açmışız. Ama bu tartışmalarda ortaya çıktı ki iltica konusunda tecrübemiz, kurumlarımız sınırlı ve mülteci hukuku konusunda yeterli bilgiye sahip değiliz.
Her neyse..
***
Hükümetin vatandaşlık konusunda seçici olacağı, eğitimli, yetişmiş, alanında uzman olan Suriyelilere öncelik verileceği, ilk etapta 30-40 bin kişinin isterlerse vatandaşlığa kabul edileceği açıklanmasına rağmen özellikle muhalif çevreler üç milyon insanın bir seferde vatandaş yapılacağı gerekçesiyle karşı çıkıyorlar.
Konunun detayları henüz netleşmediği için savunanların argümanları da kanaat belirtmenin ötesine geçmiyor.
Bana göre batının mülteciler arasından kalifiye elemanları seçerek almasına karşılık Türkiye’nin böylesi bir kapı aralaması elbette ki ülkeye katma değer sağlayacaktır.
Ayrıca batıya gitmeyi reddeden ve Türkiye’de kalmayı yeğleyen binlerce uzmanı hesaba katarsak Türkiye’nin bu adımına karşı çıkılmaması gerekir.
***
Hükümet azami rakamı 300 bin olarak belirlemesine rağmen muhalif çevreler üç milyonun hemen vatandaş yapılacağı algısını oluşturmakta ve vatandaşa korku salmaktadır.
Fakat ben önemli bir gelişme görüyorum. Muhalefetin sırf Erdoğan ve AK Parti nefreti sebebiyle karşı çıktığı mülteciler konusunda makul bir çizgiye geldiğini görüyorum.
Bu tartışma muhalefeti insafa getirdi desek yeridir.
İktidar olduğunda mültecileri geri göndereceğini yüksek sesle haykıran CHP’nin sözcülerine kulak verin, artık mülteci düşmanlığını bırakıp sadece vatandaşlıklarına itiraz ediyorlar.