Musul ve Kerkük misak-ı milli hudutları içindeki masada kaybedilmiş şehirlerimizdendi!
Gazi Mustafa Kemal’in Musul’u geri alma konusunda ısrarcı olduğu şartlar oluştuğunda Musul’u geri alma kararlılığı malum. Bu kararlılık sebebiyle Lozan’da Musul hakkında karar verilememiş mesele cemiyet-i akvama (birleşmiş milletler) bırakılmış, o da Musul’u İngiliz işgali altındaki Irak’a verme kararı almıştır.
1926’da Türkiye’nin kerhen kabul ettiği anlaşma ile Musul İngiliz Mandası Irak Krallığına verilmiştir.
***
Bazı araştırmacılara göre bu anlaşma Irak’taki statünün değişmemesi halinde geçerlidir. Statü değişince Musul meselesi de boyut değiştirecektir ve Musul’un geleceği hakkında kararı Musul ahalisi verecektir!
Yani Musul’un statüsünü referandum belirleyecektir.
Buna göre Irak’ta statü en az üç kez değişmiştir.
1932’de Irak’ın bağımsızlığına kavuşması, 1958’de bir darbe ile krallığın yıkılması, 2003’de ABD’nin işgali ve 2013’te Musul’u da içine alan geniş bir alanın DAİŞ tarafından işgali statü değişikliği olarak yorumlanmaktadır.
***
Irak hükümeti başta ikinci büyük şehri Musul olmak üzere Irak topraklarının büyük bir kısmına hakim değildir.
Musul DAİŞ işgalinden kurtulduktan sonra BM gözetiminde bir referandum yapılarak Musul halkına “Irak’a mı Türkiye’ye mi bağlanmak istersiniz?” sorusu sorulabilir!
Bazı araştırmacılar hem 1926 tarihli Ankara Anlaşması’nda hem de 1942 yılında yapılan bir başka anlaşma ile Türkiye’nin böyle bir hakkı bulunduğunu iddia ediyorlar.
***
Böyle bir madde olmasa bile bence Irak parçalandığında Musul hakkında hak iddia edecek ilk ülke Türkiye’dir.
Ankara Anlaşması’ndaki petrol gelirlerinin yüzde 10’nun 25 yıl süreyle Türkiye’ye verilmesi bu hakkın tescili sayılır.
Musul’u birleşik Irak’a verdiğimize göre Irak dağıldığında Musul yüzyıllardır bağlı olduğu Türkiye’ye pekâlâ geri dönebilir!