"Bizim medeniyetimizde şehir, insanın yaratıcısına yönelişin simgesidir.”
“Medeniyet kavramının, insanların bir arada yaşadıkları şehirleri ve o şehirleri anlamlı kılan yapıları da ifade eden, geniş bir anlam dünyası vardır.
Gerçekten de insan, doğanın çehresini değiştirebilecek müdahaleler yapma bilgisine ve iradesine sahip âlemdeki tek varlıktır.
Şayet bu müdahale güzele, iyiye, hayırlıya ulaşma yönünde olursa, insan,Allah’ın yeryüzündeki halifeliği vasfına uygun davranmış olur. Aksi yönde hareket ederse, bu Allah’la ‘haşa’ yarışma yolunu açar ki, o yolun sonu hem insanın hüsranıdır, hem de dünyanın mahvıdır.”
***
“Batı medeniyeti, büyük ölçüde, işte bu ikinci yolda ilerlediği için, sahip olduğu devasa üretim ve inşa kapasitesine rağmen, insanların mutluluğuna aynı oranda katkıda bulunamıyor. Hâlbuki bizim medeniyetimizdeşehir, daha doğrusu binalar, sokaklar, mahalleler, insanın yaratıcısına yönelişinin simgeleridir, öyle olmak zorundadır.
Hatta şehri, ‘cennet tasavvurunun bir parçası’ görenler dahi mevcuttur.
İbn-i Haldun’agöre, şehirlerin bir ruhu vardır ve insanlar zamanla yaşadıkları şehrin ruhuyla özdeş hâle gelir.”
***
“Bizim için şehir, hem vatandır, hem de Rabbimize yönelişimizin tezahürüdür.
Tarihimizde, şehir-insan ilişkisini, vatan sevgimizi ve Rabbimize olan yönelişimizi de kapsayacak şekilde kurmaya çalıştığımıza dair sayısız örnek bulunuyor.
Ecdadımızın, Orta Asya’dan Pakistan ve Hindistan’a, Selçuklu coğrafyasından Osmanlı’nın 3 kıtaya yayılan görkemli mirasına kadar çok geniş bir müktesebata sahibiz.”