Bir Türkiye gerçeği var. 13 senede değişen bir Türkiye gerçeği. Türkiye artık 13 sene önceki Türkiye değil. Demokrasi çıtası açısından, insan hakları açısından, özgürlükler açısından Türkiye çok ileri bir noktada.
Aynı şekilde Türkiye mali disiplini sağlamış ve ekonomik açıdan da AB’nin ilerisinde bir ülke. Savunma sanayi açısından da artık Türkiye ihtiyacını yüzde 56 oranında kendi imkanlarıyla temin eden bir ülke.
Bunlar ve diğer gelişmeler Türkiye’ye bağımsız karar alabilecek gücü kazandıran gerçeklerdir.
***
Bir de devletin başında milli değerlere bağlı ve güçlü Türkiye özlemi çeken siyasiler sorumluluk alınca Türkiye hem dışarıda hem de içerde bazılarını şaşırtıyor.
Türkiye nasıl oluyor da İsrail’e ders veriyor, AB’ye rest çekiyor, ABD’ye kafa tutuyor ve BM’ye şekil vermeye çalışıyor!
Dahası Türkiye nasıl oluyor da bütün dünya destek verirken Mısır darbecilerine karşı tek başına tavır alabiliyor, Suriye konusunda ahlaki ve insani çizgide kalabiliyor?!
Türkiye nasıl oluyor da bütün dünya İran’ın nükleer çalışmalarına karşı çıkarken tek başına İran’dan yana tavır koyuyor ve İsrail’in nükleer faaliyetlerine ses çıkarmayan dünyayı kınayabiliyor?!
***
Bu şaşkınlık hâlâ batının güdümündeki İslam dünyasının aydınlarında göründüğü gibi ülke içindeki müzmin Erdoğan muhaliflerinde de açık şekilde görünmektedir.
Batı onların gözünde o kadar büyük ve ABD onlar nazarında o denli güçlü ki Türkiye onlarsız politika belirleyemez, belirlememeli.
Onlara göre Suriye politikası o yüzden yanlış, Mısır politikası o yüzden hatalı ve İsrail politikası o yüzden tartışmalı.
Şimdilerde bakıyorum gerek ülke içindeki muhalifler gerekse İslam dünyasındaki at gözlüklüler Türk Dışişleri müsteşarının güvenli bölge açıklamasıyla ABD sözcüsünün açıklaması arasındaki tenakuza sığınarak Türkiye’ye daha doğrusu hükümete ve cumhurbaşkanına saldırmaya çalışıyorlar.