Yaşar Nuri Öztürksıradan bir insan ve sıradan bir ilim adamı değildi.
Her şeyde önce kabul etmek gerekir ki o bir ilim adamıydı. Bilgiliydi kendisine güveniyordu. Cesurdu vemücadeleciydi. Doğru bildiği yoldan sapmadı. Sonuna kadar direndi. Dili keskindi.
Doğru bildiğini nasıl savunduysa yanlış bildiğine de acımasızca eleştiriler yönelten güçlü bir kişilik sahibiydi.
Diyanete de dini cemaatlere de dindar kesimlere de hep mesafeli olduve çok sert eleştiriler getirdi.
Kendisini çıplak uyarıcı ilan etti ve dini hassasiyeti yüksek çevreleri Allah’la aldatmakla Kuran’la aldatmakla itham etti.
***
Bu özelliği sebebiyle dini hassasiyeti yüksek kesimler tarafından sevildiği söylenemez.
Tam tersine dindarları acımasızca eleştirileri sebebiyle dine mesafeli kesimlerin has adamı oldu.
Yaptığı programlar sayesinde doksanlı yılların TV starlarından oldu.
Popülaritesi oldukça yüksekti.Yüzbinlerin Yaşar hocasıydı.
***
Burada bir gerçeği görmekte fayda var. Evet dindar kesimlerle arasında mesafe vardı ve dine mesafeli kesimlerin hocası olmuştu. Ama hocası olmuştu. Onlaradini anlatıyordu.Kuran’ı anlatıyordu.
Kuran’la dinle ilişiği olmayan, dindar kesimlere de mesafeli olan bu yüzbinlere belki milyonlara Yaşar Nuri merhum Kuran’ı anlattı.
Kendine has üslup ve görüşüyle anlattı. Bu vesileyle yüzbinlerin dinle ve Kuran’la buluşmasını sağladı. Sonra oKuran’la buluşanlar dinle ve Kuran’la ilgilendikçe ilgilendiler ve nihayetinde kimilerinin sahih İslam ile buluşmaları da gerçekleşti.