Galatasaray 2-0'dan maçı 4-2'ye çevirirken oyun olarak muhteşem
işler yapmadı ama işte büyük kulüp farkı diye bir şey var. Büyük
kulüpler taraftarlarıyla büyüktür.
Maçı çeviriyorsunuz.
Deplasmanda zor çevirirsiniz, 7 bin kişi olsa da zor olur. Şartlar,
tecrübem, koku, tarz bu maçın 2-0 değil, böyle bir skorla
biteceğini gösteriyordu.
Buna hemen hemen emindim.
Bireysel performanslar maçın çok çok önüne geçti.
Muslera'nın kötü performansı.
Hakemin verdiği iki kritik kırmızı kart...
Gomis'e gösterilen kırmızı kart da haksız. Mustafa Yumlu'yla
karşılıklı sarı kart olmalıydı. Ümit Öztürk'ün en iyi kararı ise
son golde oynatmasıydı.
Galatasaray'ın dönüşünde risk alınmalıydı, aldı.
3'lüye döndü.
Kazanan haklıdır.
Akhisar için 11'e 10 kalmak kolay bir olay değil. Oyunun sonları da
Galatasaray için kolay bitmedi.
Belhanda da Feghouli de ikinci yarıda daha fazla top aldı, alan da
bulmaya başladılar, oyuna ısındılar ve ilk yarıya göre çok daha
iyiydiler.
11'e 11 olsa bu dönüş daha zor olurdu. Gomis'in yanına Eren de
gelebilirdi. Bayağı tuhaf şeyler oldu maçta.
Fernando Galatasaray kariyerindeki ilk golünü attı. Antrenör için
de zor bir müsabakaydı.
Baskı altında... 5 yemişsin, 3 yemişsin. Kendi sahanda sadece bir
beraberlik almışsın, ligi uzun süre forse etmişsin ama olmaz. Doğal
bir baskı olur Galatasaray'da. Tribünler de İmparator Fatih Terim
diye bağırır. Lucescu'yla şampiyon oldu Galatasaray, Fatih hoca
göreve geldi. Taraftarın