Teknik olarak çok konuşulacak bir maç olmadı. Fenerbahçe'nin
5'er gol attığı Kasımpaşa ve Karabük maçları dahil oynadığı en
rahat maçıydı. Trabzonspor ilk 10 dakikada ev sahibi olarak yarı
sahada oynadı o kadar... Yürüyerek, sağlıklı spor yaparak, Lens'in
yıldızlaştığı maçı kazandı Fenerbahçe. Ersun Hoca'nın en büyük
hatası ilk yarıyı 1-0 kapatamayışıydı. 'Orada bekleyin' diyebilirdi
takımına...
Fenerbahçe için rakipleri kazandığından dolayı bu maç çok
önemliydi. Şimdi dönüşte kendi sahasında oynayacak. Galatasaray ve
Beşiktaş ise deplasmana çıkacak. Ardından 5 puan gerisinde olduğu
Başakşehir ile sahasında final maçına çıkacak. Bunların hesabını
yapabilmeleri için kazanması gerekirdi. Bu anlamda Trabzon'da
psikolojik şartlar kötü ama iyi bir rakip yoktu. Trabzonspor fizik,
taktik ve bireysel olarak kötü, sadece forması, CV'si olan bir
takım olmuş.
Fenerbahçe'nin öyle bir oyun yapısı var ki; zor gol yiyen bir
takım. Ligin en çok gol atan (34) takımı. Ama bakıyoruz hep
kontratak golleri atıyor. Fenerbahçe bekleyen, çabuk hücuma çıkan
bir yapıya büründü. Dünkü kötü rakibe karşı bile yüzde 37'de kaldı
ilk yarıda. Fernandao'nun iyi oyunu, Lens'in süper oyunu ve Sow'un
kötü oyunu vardı Trabzon'da. Ama üçü birden kötü oynadı mı
pozisyona giremeden maçı bitirebilir Fenerbahçe. Orta saha dinamik
ama üretken değil. Zaman zaman Alper ve Souza zorlamaya
çalışıyorlar. Sabaha kadar gol yemezdi Fenerbahçe bu yapıyla. Ama
Fenerbahçe şampiyonluğa oynayan bir takım olarak kontratak
kültüründen çıkmalı. Fenerbahçe geçmiş yıllarda pas takımıydı,
Advocaat ile bundan çıktı. Format, kültür değişikliğine gittti. Bu
şampiyonluk için yeter mi bilmem ama skoru yakaladı mı farka gider.
Fenerbahçe'nin üç tane silahı var: 1- Savunma... Fenerbahçe fizik
olarak kuvvetli bir takım. 2- Kontratak ve duran toplar. 3- Öndeki
oyunculara endeksli bir takım oldu.