Penaltılar 9-9 oldu, o sırada Aykut hocayı aradım... Hem
Kasımpaşa maçı için tebrik ettim, hem de "Kimi istersin"
diye sordum. "İnan fark etmez" dedi, cevap
olarak ama o da benim gibi çok şaşkındı. Şaşırmamak da mümkün
değil... İlk maçın skoruyla bitmesi, penaltılara gidilmesi ve
sonuçta Başakşehir'in finale kalışı... Klasik yorucu bir maç
oldu. Bazı oyuncular, çok iyi, bazıları ise kötüydü, bunlara
girmeyeyim. Penaltılarda olur böyle... Bireysel olarak maçın
hakemi Halil Umut Meler çok iyiydi, onu belirteyim
sadece.
İKİSİ DE YENİLİKÇİ HOCALAR
Serdar Ali Çelikler, Kırmızı Çizgi programında çok enteresan
bir şey söyledi. "Fenerbahçe üçüncü olursa ki öyle
gözüküyor, Konyaspor da finali alırsa Fenerbahçe iki eleme
oynayacak. Kupayı alan takımın teknik direktörü, fazla tatil
yapmayacak. Fenerbahçe takımı da erken başlamak zorunda kalacak."
Bu öngörünün ilk kısmı bitti, Başakşehir
kazandı.
Fenerbahçe'nin tutunduğu tek dal olan kupa da gitti. Bundan
sonraki maçlarda dün gelen seyircinin yarısını bile
bulamaz.
Hakikaten Fenerbahçe genelde şubelerin çoğunda başarılı ama
dün hem kadın basketbol hem de futbolda benzer şekilde final
anlarında kaybettiler. Spor böyle bir şey ve bir oyun...
Artılarıyla, eksikleriyle, atanlarıyla, kaçıranlarıyla,
ribaundlarıyla, direkleriyle.
Finale kalan iki teknik direktöre bakalım.
Tamamen yenilikçi, tırnaklarıyla gelmişler.
Her gün kendilerini ve takımlarını yeniliyorlar.
Futbolun adaleti vardır.
Finalde buluşuyorlar... Beş şampiyon çıktı bu ligden ve beşi
de finalde yok. Aykut hocaya da, Abdullah Avcı'ya da kapasiteleri
tavan yapan takımları için teşekkür ederiz.