Kura ilk çekildiğinde 'Kim çekti kurayı?" dedim ama Benfica'yı her
iki maçta izleyince Lizbon'daki ikinci yarı hariç, "Biz bunları
eleyebiliriz" diye düşündüm. Yalnız gıcık, sinir bozucu bir skorla
kaybettik deplasmanda oynadığımız ilk maçı.
Rakibin çabuk oyuncuları olduğu için kontrollü hücum yapmak
gerekiyordu.
Cocu da zaten öyle başladı.
Yavaş yavaş yarı alana itmeye çalışıyordu ki öyle oldu ama tam
rakip yarı alanda oyunu kontrol altına alırken golü yedik.
Zaten Benfica'nın şahane orta sahası var.
Pizzi ile Fernandes... Pizzi oyunu başlatıyor, Fernandes rakip yarı
alanda zorluyor.
İşte bu gol bir şok etkisi yarattı ama ilk yarının sonunda gelen
Alper Potuk'un attığı gol de "Dur bakalım, bu Benfica'ya iki gol
atılabilir" düşüncesini getirdi açıkçası.
Fakat hemen hemen hiç pozisyona girmeden hücum yapıyor gözüktü
Fenerbahçe. Kaldı ki Cocu futbol adına, taktik adına oyunun son
25-30 dakikasında savunmanın önünde yalnızca sarı kartlı Eljif'i
bırakarak hücum yapmak istedi.
Fakat kenarlara gidip hücum yapamayınca henüz takıma yeni katılan
ve hazır gözükmeyen Ayew de kalabalığın içine gelince Benfica da
oyunu soğuttu. Portekiz temsilcisi, kalesinde pozisyon vermeyerek
Fenerbahçe'yi eledi ve evine döndü.
5 üzerinden puan verecek olursak Fenerbahçe taraftarı 5... Takımı
sahiplendiler çok, oyunun sonuna dek maça asıldılar.
Takımın 5 üzerinden tamamı 2.
Yani vasatın üstü oynayan 14 oyuncudan bir oyuncu bile yoktu.
"Ne yapsın X, elinden gelen bu kadardı" denilecek oyuncu yoktu.
Mücadele etmeyen de yoktu ama taraftarın coşkusuyla istekli, arzulu
ama çabuk oyunla acele oyunu karıştıran, şuursuz ve kontrolsüz,
teknik olarak da bol hatalı bir maç çıkardılar.
Cocu planı maç başında doğruydu, devamında risk alması da yanlış
değildi Ama hücum organizasyonlarında takımı çizgiye çıkarıp
açacağına merkezden hücumlarda ısrar etmesinin önüne geçemedi.
Fenerbahçe artık önce lig, sonra da Avrupa Ligi'ne bakacak.