Yılmaz hoca yorumcuydu. Bir türlü söyleyemedi söylemek
istediklerini...
Onun da herkes gibi çok morali bozuldu. 3'üncü golde maç da turnuva
da bitti. Matematiksel olarak Finlandiya bizim için her şeyi yaptı
aslında. İzlanda'yı yendi, Hırvatistan'dan puan aldı. Kazansak
lider olacaktık belki. Fakat öyle bir maç oldu ki maç 3 gün 3 gece
oynansa İzlanda yine bizi yenerdi. Pozisyonumuz bile yok. Orada 2-0
burada 3-0 yendiler bizi. Organizasyonları çok iyi... Biz turnuvada
33 oyuncu kullanmışız, onlar 21. 350 binlik bir ülkeden bu takım
çıkıyor.
Futbol Federasyonu'yla ilgili çok şeyler konuşulacaktır. Açıkçası
federasyonu milli takımlar serüveni için eleştirmem, benim başka
konularda eleştirilerim var. Bu dönemde iki tip antrenörle
çalıştık. Bir Fatih Terim. Fatih hoca Türk futbolunu ziyan etmek
için geldi.
Bu direktörlüğü yapabilecek ortamı var mıydı, kafasındakileri
yapabildi mi, tartışılır, olamadı.
Lucescu ise, "Eli ayağı düzgünse Sabri de, Rıdvan da gelsin
oynasın" diyen bir teknik direktör profili çizdi. "Benim için 36 da
bir, 18 de bir" dedi. Ben bu tip tercihlere asla olmaz demem.
Avrupa futbolunu izliyoruz görüyoruz. Türk futbolundaki
dinamiklerimiz, irademiz, kanımız farklı. Almanlar hep Alman
hocalarla şampiyon olmuşlar.
Bu tesadüf olamaz. Ben illa yerli olsun demiyorum hocayı ama 3
maçın 2'sinde de hep rakipler üzerinden konuştuk. Bütün hafta
boyunca bize rakibi anlattı. Yarmolenko'dan, Konoplyanka'dan,
Stepanenko'dan sıkıldım.
Bunu biliyoruz. İyi de, bende kim var?