Derbiye mecburi değişiklikler damga vurdu.
Daha maçın 21. dakikasında Galatasaray adına son dönemin en formda
ismi Mariano kenara gelmek zorunda kaldı.
Beşiktaş, maç 0-0 giderken ve 1-0 geriye düştükten sonra en çok
ihtiyacı olan santrforunu kaybetti. 35. dakikada Negredo'nun yerini
Lens'e bırakmasıyla Beşiktaş, kontratak takımına döndü.
Galatasaray, çok tecrübeli ve evinde en coşkulu oynayan takım. Bu
coşkusu ve önde baskı yapıp sert oyunuyla Beşiktaş'ı durdurdu. Bu
sezon Şampiyonlar Ligi maçları da dahil Beşiktaş'ın oyununu kabul
ettiremediği bir 45 dakika seyrettik.
İlk yarıda iki kritik pozisyon vardı. Birincisi Negredo'nun karşı
karşıya kaldığı ve kaçırdığı pozisyon, ikincisi ise Gomis'in
kaçırdığı ki bu gol olsa skor 2-0'a gelecekti ve belki de oyun ilk
yarıda kopacaktı.
İlk yarının en kötü oyuncusu Pepe'ydi. Gomis'le eşleştiğinde ona
kafa topu vermemesi lazım ama rakibine 3 kez bu şansı verdi. Golde
de rakibinin önüne geçmesine rağmen ciddi hata yaptı.
Terim çok iyi bir yarışmacı antrenör... Kredisi de muazzam açık...
Dursun Özbek'in giderayak yaptığı en önemli operasyondu bu.
G.Saray'ın Fatih Terim'le olan duyguları yükseldi.
Sessiz sedasız müthiş konsantrasyonla maça hazırlandılar. Beşiktaş
mental olarak hafta içi olaylar nedeniyle iyi hazırlanmadı. Zaten
Şenol Hoca'nın maç önü açıklamaları da bunu gösteriyordu.
'Türkiye'de futbol filan yok' demeye getirdi. Tolgay mücadele etti
ama etkili değildi, Talisca sertliğe dayanamadı.
Quaresma konsantrasyon sıfırdı.
Beşiktaş 'Oyun benim' demedi hiç.
Muslera sıfır hata ile oynadı... Müthiş bir konsantrasyon
vardı.
Nagatomo mükemmel oynadı. Denayer bireysel hatalar yaptı ama
çabuktu. Maicon, cepheden gelen toplarda iyiydi.
Teknik direktör ve taraftar 5 yıldızdı.
Bu arada Şenol hoca beni aradı yaşanan olaylar sonrası çok
demoralizeydi. Daha sonuç açıklanmamıştı. Canının çok sıkkın
olduğunu hissettim. Hâlâ da sıkkın, bu da performansını etkiliyor.
Abartı bir kelime kullanıyorum belki ama yenilgiyi kabullenmiş...
Beşiktaş'ın bundan sonraki 3 maçı da kolay olmaz.