Avrupa TGB’nin davetlisi olarak hafta sonunda Almanya’da idim. Sivas’ta 2 Temmuz 1993’te yakılan aydınlarımızı ve gençlerimizi andık.
Önce TGB temsilcileriyle birlikte Köln Alevi Bektaşi toplumunun yuvası Köln Hacı Bektaşı Veli Cemevi’ne gittik. Bizi dostça karşılayan katılımcılara bir konuşma yaptım. 2 Temmuz 1993 saldırısının, Türkiye’yi “Ilımlı İslamcı bir parti”ye vermek için Vashington’da planlandığını söyledim. İşin ucunun Sevr’e kadar gittiğini, Kemalist dünya anlayışı ile mücadele temelli olduğunu; bu sürecin bugün de devam ettiğini vurguladım.
Olayın, etnik ve mezhep kimliklerini kullanarak İslam dünyasını parçalama projesinin parçası olduğunun altını çizdim. Ve bunun bir kanıtının da Madımak yangınından bir hafta sonra Başbağlar Köyü’nde yapılan katliam olduğunu belirttim. “Sivas’ta Alevi ağırlıklı bir toplantıya, Erzincan’da ise Sünni bir köye saldırı, aynı planın parçasıdır.” dedim ve ekledim: “Bundan sonra Aleviler, Madımak yangınını hatırlarken Başbağlar’da katledilen masum Sünni kardeşlerimizi de hatırlayacaklardır.”
Bu sözüm salondaki Aleviler tarafından alkışlandı. Ve onlar, olaylara asla mezhepçi bir gözle bakmadıklarını göstermiş oldular.