Sıkı bir Katolik Hıristiyan olan Fransız General ve devlet adamı Napolyon Bonapart 1798’de bir Osmanlı vilayeti olan Mısır’ı işgal ettikten sonra şöyle demişti: “Müslüman geçinerek Mısır’ı ele geçirdim.”
Bunu da o sıralarda Suudi Arabistan’da ortaya çıkan Vehhabileri kullanarak yapmıştı. Bugünkü Suudilerin dedelerinin mezhebi olan Vehhabilik, sıkı Müslümanlık gibi gözüken ama özünde sömürgecilere hizmet eden ideoloji idi. Osmanlı Devleti’ni arkadan vuran da bunlar oldular.
Sünni bir mezhep olan Vehhabiliği daha sonra İngilizler kullandı. Bu zihniyetin devamı olan Müslüman Kardeşler örgütü Mısır’da İngiliz desteği ile kurulup Hindistan’dan Afrika’ya kadar yayıldı.
20. Yüzyıl’ın ortalarında İslam dünyasındaki Sünniliği kullanma işini ABD devraldı. Türkiye’deki Nakşibendi, Nurcu, Işıkçı gibi bütün Sünni tarikatlar Amerikan severliği mahallelere kadar yaydılar. “Komünistler gelip camileri yıkacak; kadınlarınızın kocası onlar olacak!” yalanı ile Sünni tabanı Amerikancı yaptılar. Fetullah Gülen de bu isimlerden birisiydi.
ERDOĞAN ÖRNEĞİ