İslam tarihinde iki ana akım ortaya çıktı ve bunlar birbirleriyle mücadele ederek bugünlere ulaştılar.
Birinci anlayışı, zahiriler denilen şekilci Müslümanlar temsil ettiler. Bunlar; Hz. Peygamber’in sözlerini ve Kuran’ın mesajlarını sadece şeklen düşündüler. Niçin, hangi koşullarda söylenmiş olduğunu hiç merak etmediler. Halbuki Kuran-ı Kerim’de yerel olan bildirimler ve küresel olan bildirimler var.
Yani Kuran bildirimlerinden bir kısmı, “iyi insan yetiştirmeye yönelik öğütler”… Ki bunlar küresel…
Bir kısmı da o günkü Mekke toplumunun sosyal-ekonomik düzenine ilişkin… Bunlar ise yerel ve geçici… Örneğin, kadına erkeğin üçte biri ölçüsünde miras verilme hükmü bu yerel/geçici hükümlerdendir. Bunu, bugün Allah böyle emrediyor diye geçerli kılamıyorsunuz. Ve Kuran’daki bu açık emir artık modern toplumlarda devre dışı bırakılmıştır.
Yine Kuran-ı Kerim’de erkek köleler ve kadın köleler (cariyeler) yer almaktadır. İnsanlık bunu da şimdi ağır suç saymaktadır.
Peki Kuran’da yer alan bu hükümlere karşı çıkanlar dinsiz mi oldular?
Asla…